13 Temmuz 2012 Cuma

TOULOUSE

19:00'dan geriye doğru anlatmaya başlasak?

Saat 18:50. Buraya özgü Cassaoulet (ördek, domuz eti ve fasulye ile yapılan bir yemek) ve yöresel salata siparişimizi bekliyoruz. Açız ve merak içindeyiz yemeği:) Bütçe elverdiği ölçüde yöresel yemekleri denemeyi sevenlerdeniz. Aksam yemeği öncesi yaklaşık 10 saat bir şehri yürüyerek keşfetme eylemimizi sonlandırmış bulunmaktayız. Burası yasayan bir şehir; Bordeaux gibi. Günlük hayatin göbeğinden 1 günde ne kadar geçebilirsek o kadar geçiyoruz; kurulan pazarlar, işe gidenler, otobüs bekleyenler, yanlarında getirdikleri öğle yemeklerini St-Raymond Müzesi'nin bahçesinde yiyen arkadaşlar. O halde tam su anda bir öneri geçelim: Eğer Toulouse'a yolun düşerse kesinlikle burada oturup huzur içinde bir kahve içip bizi de anımsamanı dileriz. Çok keyifli bir yer:) Tiki-kokoş mekanı bekleyenler! Bak, burası size göre değil haberiniz olsun. Neyse devam edelim: parkta çocuklarıyla oynayan anne-babalar, kahve muhabbeti yapan dostlar, banklarda uyuyanlar, bisikletle dolaşanlar kısaca her telden insan var.



Üstümüzdekiler gezgin olduğumuzu basbas bağırsa da aslında kısmen buralı gibi hissetmek çok keyifli. Biz sevdik bu şehri yahu:))

Saat 19:50. Yemeğimizi yedik. Yorumumuz:
- "Annemizin sucuklu kuru fasulyesi nerdeeee bu neerde?"
- "Off ya şimdi Süleymaniye'deki kuru fasulyecilerde olmak vardı. Pilav nerdeeee? Bi de yanında turşu ve bol köpüklü ayran, üstüne kadayıf :))"

Evimizin yemeklerini mi özledik ne???"

Neyse simdi donelim sabahın erken saatlerine: Sabah ilk trenle Bordeaux'dan Toulouse'a 2 saatte geliyoruz. Burada konaklamayacağımız için ve gece treniyle Nice'e gideceğimizden bavullar 22:00'ye kadar gardaki emanette. Buradaki tren istasyonun çirkinliği "Şehir de mi acaba böyle?" diye düşündürmesin seni. İster metroyla in şehre, istersen bizim gibi yürüyerek. Seçim senin, ama karşında muhteşem balkonlu taş evleri, geniş ve kısmen temiz caddeleriyle sıcak bir şehir var; tabi bize göre öyle.

Nereleri dolaşıyoruz peki? (Fransızca isimleriyle verelim. Zaten tahmin edebileceğin gibi burada İngilizce bilgi bulmak zor. Kızma, adamların dil politikası böyle.)

•Donjon du Capitole
• Theatre du Capitole
• Eglise ND du Taur
• Basilique St-Sernin ( Fransa'nin en yüksek ikinci can kulesi burada olup Avrupa'nin da en buyuk baziliklaibsab birisi. Kesinlikle görmen lazım.)
• Musee St-Raymond ( bahçesinde kahve içmeyi unutma; hem dinlenmiş olursun.)
• Cathedral St-Etienne
• Monument aux Morts
• Grand Rond (çok güzel bir park; uzan çimlere...)
• Jardin Japonais (Küçük bir Japon bahçesi. Kırmızı köprüye bizden selam yolla gidersen.)
• Canal de Brienne boyunca yürüyüş yapıp cok güzel olan La Garonne nehrine ulaşıp 16. yy'dan kalma Pont Neuf Köprüsü'nde nerelerin fotoğrafını çekebilirsin? Hospital de la Grave, Dome de la Grave, Hotel Dieu St- Jacques. Karşı kıyının güzellikleri.
• Sonra dinlenme molası için Pont Neuf yakınında Cafe de Artiste önerimiz olsun;)
• Musee des Augustins

Dip not: Biz hamburgerci değiliz, ancak Fransa sınırlarında Mc Donalds iki işe yaradı: free Wi-fi ve Yudum'un cay krizini ucuza atlatmasına.

Sırada Nice, Monaco, Monte Carlo ve Cannes var... Côte d'Azur:)

Yudum - Arzu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder