Kimler? Johannes Vermeer, William of Orange, Hugo the Great.
Zaman: 750 yıllık tarih.
Vermeer'in fırça darbeleriyle cana gelen "Het Meisje met de Parel" yani "Girl with a Pearl Earring" yani "İnci Küpeli Kız"ın o muhteşem bakışıyla 17. yüzyıldan selam yolladığı, sessizliği ve huzuru içine seni de usulca alan yıllanmış şarap kıvamındaki şehir... Vermeer'in "The Milkmaid", "The Loveletter", "The Music Lesson" gibi şaheserlerini ışıkla buluşturduğu, insanları kendi günlük yaşantıları içinde resmettiği güzelim şehir...
Bu bağlantı da bizim gibi Vermeer sevenlere gelsin.
Japonya'ya bir sergi için gönderildiğinden "İnci Küpeli Kız" ı ne yazık ki biz göremedik ancak ışığın ustası olan bu ressamın çoğu eserlerini The Hague'daki Mauritshuis Müzesi'nde ve Amsterdam'daki Rijksmuseum'de sen de görebilirsin.
Baştan aşağıya Delft mavisine boyanmış şekilde dolaşmak nedir bilir misin? Havada asılı kalan değil de tarihin tablosu içinde capcanlı ayakta duran bir şehirle karşı karşıyasın ve sen o tabloda içinde bulunduğun yüzyıl itibariyle fazlalık gibisin sanki, ama yine de ucundan kıyısından bakışlarını sığdırıp, "ben de şahit olayım" diyebilmenin tutkusuyla fırça darbeleri arasında yerini almışsın gibi.
Şehri yürüyerek keşfetmeden önce bir kanal turu yapıyoruz. Yangına karşı her beş ev arasında bir boşluk bırakıldığını, bu boşluğun şimdiki "exit" görevi gördüğünü, zatürre geçiren hastalar için kanal kenarına yapılmış olan hastanenin aslında yanlış yere yapıldığından hastaların 'haliyle' iyileşemediklerini, kanala bakan evlerin pencere sayısına göre zamanında insanların oldukça fazla vergi verdiklerini, bu vergilerden kurtulmak için de ya pencere sayısını azalttıklarını ya da panjurlarla pencereleri kapattıklarını, o zamanların insanları tereyağı ticareti yaparken erimesin diye köprü altlarında tereyağı fıçılara koyup soğuk tuttuklarını, bira imalatı ve ticareti yaptıklarını öğreniyoruz.
"Lambert van Meerten", "Prinsenhof", "Nusantara", "Vermeer Centrum Delft", "Paul Tetar van Elven", "Army Museum" görebileceğin yerler arasında. Ama illaki dal o güzelim sokaklara:)
Amsterdam'a 48-50 dakika tren mesafesinde olan bu şehre senin de yolun düşsün dilerim.
-Arzu-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder